Öyle bir şehir düşünün ki, üzerindeki her taş parçası ayrı hikaye ve anlam taşısın. İşte orası Budapeşte. Tamam, biraz abartıyor olabilirim, onu da sevgime vereceksiniz artık!^^ Ancak şimdiden uyarayım: Bu hikayeler benim bizzat yerel halktan dinlediğim ve sosyal mecralarda buladığım hikayeler. Yani inanıp inanmamak size kalmış!
// Erzsebet ve Szabadsag Köprüleri
// Erzsebet’den Szabadsag’a bakış
Bu iki köprü; iki aşığın ömür boyu birbirlerine bakabilsinler diye yaptırdıkları köprüler desem inanır mısınız? Ben inandım.
Bundan yıllar yıllar önce, birbirlerine aşık, ikisi de varlıklı ve birbirine düşman ailelerden gelen iki genç varmış. Çok uğraşmışlar evlenmek için, Romeo ve Juliet olmamak için ve sonunda kavuşmuşlar. Hem aşık oldukları bu şehre ve halkına yararlı olmak, hem de aşklarını ebediyete sürüklemek için iki tane köprü yaptırmak istemişler şehre. Böylelikle ebediyete kadar Tuna Nehri onları birleştirebilecek ve belki de nice aşığı kavuşturacakmış! İşte Erzsebet ve Szabadsag köprüleri böyle yapılmış. Yıllar içerisinde savaşlar ve rejim değişiklikleri ile yıkılmışlar, hasar görmüşler tabi ama her seferinde restorasyonlarla hayata tutunmuşlar.
// Opera Binası ve Andrassy Utca
Zamanın birinde; kadınların kocaları ya da babaları olmadan tiyatroya gidemediği yıllarda bir prenses varmış. Tiyatro düşkünü ve inatçı olan prenses, ne yapar eder; gizlice Opera Binası’na gelir, perdeler açıldıktan sonra en köşelere geçer ve sahne kapanmadan da ayrılır evine dönermiş. Böylelikle hiçbir gösteriyi kaçırmazmış. Tek problem Opera Binası’na gelirken kullandığı yollardaymış. Şehrin en izbe ve tehlikeli bölgelerinden geçermiş. Prensese aşık olan, şehrin prensi ise bu haberi alır almaz, emretmiş!: Şehre hemen kocaman bir bulvar yaptırılacak, bu bulvar ise Opera binasından geçecek! demiş. Tüm gecekondular yıkılmış ve işte karşımıza bu gösterişli şehrin ünlü caddesi çıkmış: Andrassy Utca.
// Küçük Prens Heykeli
Bu heykelin bir inancı var aslında. Eğer iki bacağının arasına üflerseniz, Budapeşte’ye yeniden gelirsiniz demek! Üflemeden geçmeyin derim!^^
// Şişko Adam Heykeli
Bu adam aslında zamanın standart erkeğini temsil ediyor. Şöyle ki: Tekin olmayan zamanlarda; erkekler, karıları ve kızlarını yolda yürürken sürekli sağ taraflarında yürütürmüş. Nedeni ise; sol taraflarına astıkları kılıçları ile, herhangi bir saldırı durumunda önce karı ve kızlarını koruyabilmekmiş. Eğer bir erkeğin sol tarafında yürüyen bir kadın görüyorsanız, anlarmışsınız ki yanındaki metresi. Yani anlayacağınız o ki; herhangi bir tehlike durumunda yanındakinden önce kendini koruyabilsin!
// Szent Istvan Bazilikası
Bu bazilikanın yapılış nedeni, tarihi ya da mimarisinden bahsetmeyeceğim. Söylemek istediğim tek şey; içerisinde Macar halkının aşık olduğu kral Szent Istvan’ın kesilmiş parmağını görebileceğiniz.!
Halk krallarını o kadar seviyormuş ki, kralları halka o kadar iyi bakmış ki; halk kralları öldükten sonra parçalarını ülkenin dört bir yanındaki bazilika ve kiliselere dağıtmış! Hatırladığım kadarıyla; bu bazilikada da sağ el baş parmağı bulunuyor.
// Bronz Ayakkabı Heykelleri
Nazi istilası sırasında Tuna Nehri kıyısında kurşuna dizilen yahudileri temsilen yapılmış. Dikkat etmenizi isteyeceğim şey; ayakkabıların boyutlarına bakmanız ve sahiplerini düşünmeniz… Çocuklar, kadınlar…
// Szabadsag Meydanı
Bu meydan zamanında devlet büyüklerinin oturduğu ve devlet işlerinin sürdürüldüğü binalar tarafından çevreleniyor. Meydana Szent Istvan Basilikası tarafından girerseniz eğer, havalandırma boşluğuna benzeyen, 2 tane demirden, kocaman ızgara göreceksiniz. Bunlar aslında havalandırma boşluğu değil…
Nazi istilaları sırasında, herhangi bir tehlike anında devlet büyükleri ve ailelerinin saklanabileceği sığınaklara iniyormuş. Sığınak demek güç olur; zira 5 yıldızlı otel konforundalarmış. Bir tehlike beklenmese bile, içerisindeki yiyecekler her gün tazelenirmiş. Eğer tehlike bitmezse diye; bu sığınak oteller, açılan hat ile şehrin dışındaki tren istasyonuna bağlanıyormuş. Böylece devlet büyükleri kaçıp, kolayca şehri terk edebilirmiş. Daha sonralardan ise açılan bu tünel, günümüzde Budapeşte’nin kırmızı metro hattına dönüşmüş.
Comments